İktidarın siyaseten yenemediği, yenemeyeceğini anladığı için CHP’nin üzerine her koldan yürüme harekâtı yeni bir boyut kazanmış durumda. CHP İstanbul il yönetiminin “tedbiren” görevden alınmasının ülke siyaseti, ekonomisi ve CHP’nin mevcut yönetimi açısından bazı sonuçları olacak gibi. Cumhur iktidarı, “CHP’ye yönelik hangi deneysel girişimlerin” yapılması gerektiği konusunda bir bütün de değil. Ortaklar arasında, iktidarın büyük partisi AKP içinde ayrılıklar var. Bir de AKP ve MHP’nin, PKK ve DEM Parti ile yürüttükleri sürecin alınan kararlardan olumlu etkilenmesi beklenemez. Bu da AKP ve MHP’nin “demokrasi takiyyesi”ni ortaya koyuyor.
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İstanbul il yönetimini şaşkınlık verecek bir şekilde “tedbiren” görevden aldı. Hukukçular şu görüşte:
“Artık yargılamaya gerek yok, çünkü yargılama yapılmadan sonuç açıklandı. Engellenmesi gereken ne gibi elzem durumlar olabilirdi de yönetim görevden alındı?”
Hukuki tartışmalar bir yana, CHP’nin üzerine yürüme anlayışı büyük bir korkudan kaynaklanıyor: Kaybetme korkusu. Bu, yerel seçimler sonrasında iktidarın yenemediği bir korku. Bu uğurda Türkiye Cumhuriyeti’nin kalibrasyonunu, saygınlığını dümdüz edecek kararlar alındı. Örneğin İmamoğlu’nun diplomasının iptali.
Başka bir gerçek var ki mücadele asıl bu konu üzerinden yürüyor. CHP, kendisine biçilen rolü kabul etmiyor. Bahçeli ve Erdoğan’ın “Siyaseti Ankara’da yap. İmamoğlu’nu unut” şeklindeki üstü kapalı telkinleri CHP lideri Özel tarafından ciddiye alınmadı. İktidarın istemediği bir muhalefet tavrı adeta ülkenin siyasi kimyasını bozmuş durumda. İmamoğlu’nun, yaptığı konuşmalarda, iki elini iki yana açıp, tüm kararlılığı ve inancıyla, “Bizi yenemeyeceksiniz, yenemeyeceksiniz…” diye meydan okuması iktidarı korkutmuştu. Şimdi CHP lideri Özel, 50 mitingi geride bıraktı, heyecandan eksilme yok, yumruklu saldırı umurunda olmadı. Yani CHP durmuyor, iktidara gelmek için ısrarla çalışıyor. Oysa ne güzeldi eskiden günler…
CHP NE YAPACAK?
KURULTAY İPTAL EDİLİR Mİ?
CHP 38. kurultayının iptal edilmesi için Ankara’da bir dava var. Duruşması 15 Eylül’de görülecek. İstanbul’dan bu karar gelinceye kadar herkesteki beklenti şuydu: Ceza davasının hangi mahkemede görüleceğine ilişkin kararın Anayasa Mahkemesi’nde kararlaştırılması beklenmeli. Yani, 38. kurultayın iptali için hiçbir neden yok. Şimdi “İstanbul’dan bu karar gelince ne olur” sorusu gündeme geldi. Yaygın beklenti, “Herşey olabilir” yönünde. Artık akla gelen veya gelmeyen her şey CHP’nin başına gelebilir. Bu konuda beklenti yelpazesi geniş.
Kararın çıkmasının ardından bu satırlar yazılırken borsa yüzde 5 düşmüştü. Son genel seçimden bu yana iktidarın korkularının en ağır bedeli ekonomide ödeniyor. İktidar partilerinde “CHP’ye ne yapılacağı” konusunda adeta fantezi boyutuna varan senaryolar tartışılıyor. Ancak AKP içinde bir grup var ki “Siyasetle bu kadar oynamak ekonomiyi çökertir” savunusunu yapıyor. Bu görüşlerini Saray’ın en tepesine kadar iletiyorlar. Bakalım dinleyen çıkacak mı? Anlaşılan o ki yatırımcılar eylül ayını da kaybetti. Çünkü en azından 15 Eylül’e kadar piyasalar diken üstünde olacak.
Değerlendirmemizin sonunda, siyasi demokrasinin uygulanmasına getirilen engel konusunda nadide bir örneğe dikkat çekmek isteriz. Mahkeme, İstanbul’da, 39. kurultay çalışmalarını, yani mahalleden başlayan seçimleri de durdurdu. Niye? Herkes halen CHP üyesi, ilçe yönetimleri tam yetkili. Kafanızda nasıl bir CHP dizaynı var, neyden korkuyorsunuz?
Türkiye yol ayrımına doğru hızla sürüklenecek mi? Kimse bu soruya “hayır” diyemiyor.